Kayıtlar

Papağanın Sahibine Verdiği Ders

Resim
Ticaretle uğraşan bir adamın güzel bir papağanı vardı. Bir gün bu tüccar işi gereği Hindistan’a gitmek için yol hazırlığına başladı. Cömertliği ile tanınan bu tüccar, ailesine ve yakın arkadaşlarına tek tek ”Sana Hindistan’dan ne getireyim? Ne istersin?” diye sordu. Her biri ayrı ayrı istekte bulundu. Bu cömert ve iyi kalpli tüccar onların isteklerini not alıp getireceğine dair söz verdi. Sonra çok sevdiği papağanına yönelip ona da sordu: ”Ey güzel kuşum, sen ne istersin?” Papağan, ”Oradaki papağanları görünce, halimi onlara anlat. Papağanımın size selamı var. Sizi özlediğini ve kurtuluşu için çare bulmanız konusunda yardımcı olmanızı istiyor dersin” dedi. Sözlerine devam ederek. ”Ben gurbet ellerde özlemle ve ayrı düşmenin ıstırabıyla çırpınırken, sizlerin yeşil ormanların güzel ağaçlarının dallarında dolaşarak keyiflenmeniz uygun mudur? Dostların vefası böyle mi olur? Sizler boylu poslu güzel eşlerinizle zevk sefa içerisindesiniz. Ben ise burada hapisteyim. Yüreğim kan ağlar.

Küçük Bir Hikaye

Resim
Akarsuyu bol, dağlarıyla ve ormanlarıyla yemyeşil bir kasabada yaşayan, içki bağımlısı, ayyaş bir babanın tek oğluydu Yağız. Ailenin tek çocuğu olması nedeniyle de her seferinde küçük bir kardeşinin olmasını ve onunla oyunlar oynamasını hayal ederdi. Bir gün yine tek başına odasında hayaller kurup oyuncaklarıyla oynarken, evin kapısının sert bir şekilde açıldığını ve içeriye ürkütücü bir sesle birlikte babasının girdiğini fark etti. Hızlıca odanın kapısına yöneldi ve sessizce kapı kolunu aşağı doğru eğerek kapıyı araladı. Homurtular sesler çıkartan ve pis bir koku yayan babasının elinde içki şişesini gören Yağız, gözlerine inanamadı. Ayakta duracak hali olmayan ve dalgalı denizde sallanan yelkenli bir tekne gibi sağa sola savrulan babasını daha önce hiç böyle görmemişti.-Meğer babası her seferinde eve sarhoş gelip annesini dövermiş- Bir an gözleri buğulandı,dudakları titredi; o sırada babasının, kapı arasından kendisine bakan Yağız'a doğru sinirli bir şekilde baktığını gördü ve hem

Herkes Kendi Hayatının Marangozu mudur?

Resim
Emeklilik çağı gelen yaşlı bir marangoz, yanında çalıştığı müteahhite: Yapmakta olduğu ahşap ev inşaatı işini bırakıp, eşi ve çocukları ile birlikte daha rahat ve huzurlu bir hayat sürme isteğinden bahsetti. Müteahhit, yıllardır birlikte çalıştığı emektar marangozun işi bırakma isteğine oldukça üzüldü; fakat ondan, kendine bir iyilik olarak, son bir ev daha yapmasını rica etti. Marangoz, bu son olsun diye istemeye istemeye teklifi kabul etti ve işe girişti. Ne var ki bu işte gönülsüz olduğu her halinden belliydi. Bundan dolayı da baştan savma bir işçilik yaptı ve kalitesiz malzeme kullandı. Ömrünü verdiği mesleğine böyle bir eserle son vermek ne büyük talihsizlikti! Marangoz, ev bittiğinde teslim etmek üzere müteahhite haber gönderdi. Haberi alan müteahhit, çok geçmeden evi gözden geçirmek için geldi. Şöyle bir baktıktan sonra yeni yapılmış olan ahşap evin anahtarını marangoza uzattı. "Bu ev senin, yıllardır süren emeklerinin karşılığı  olarak benden sana hediye" dedi

Zaman İlacını 24 Saat Tok Karnına Almak

Resim
Kainatın yaratılışıyla birlikte bizi çepeçevre kuşatan ve bazen yönettiğimiz, bazen de yönlendirildiğimiz dilim... Kârı da zararı da içinde barındıran ve bir gün tükeneceğini bilmemize rağmen hunharca harcadığımız, tekrar geri alma imkanımız olmayan o eşsiz değer... Nasıl kullanacağımızı bilmediğimiz, kullanma kılavuzu(Kur'an-ı Kerim ve Sünnet) gönderilmesine rağmen açıp bakma gereği duymadığımız bu özel dilim, hayatımızı sürdürelim diye bize veren yüce Allah tarafından hesabı sorulacak olan ve emanet olarak verilen bir nimettir aslında. Her devrin çarkı ve her derdin ilacı olan zaman, onu kullanabilen ve kullanamayan kişiye göre değişik özellik gösterir. Sonunu bile bile doğru kullanma adına bir düzen, plan veya program hazırlanmayan zaman dilimi, kaybedilince kıymete biner. Zamanı doğru kullanmak, hem hayatımızı kolaylaştırır hem de farkında olduğumuz için zamanın o eşsiz tadına varmamıza yardımcı olur. Birçok uzman tarafından düzenlenmesi yapılıp, kullanım önerileri, aktif

Hayvanlar İle Empati Kurmak

Resim
Şimdilerde hayvanlara olan o derin sevgimizin arttığını görüyorum. Hatta o kadar fazla ki bu sevgi; ayı, yavrusunu boğarak severmiş mantığıyla yaklaşılmaya başlandı o güzel varlıklara. Bacakları kopan mı, dayak yiyen mi, yoksa araçların arkasına bağlanıp sürüklenen bir hayvan mı olmak isterdik? Bilmiyorum. Onların da bir can taşıdığını hatırlatmak istiyorum. Kimileri hayvanları evinde besleyerek severken, kimileri de sevginin dozunu kaçırıp hayvanlara eziyet ediyor. Bakmaya kıyamadığımız hayvancağızların bu zulme dur diyebilecek gücü de yok maalesef. Sokağın nabzını tutan, her türlü hava şartında ve beslenme durumunda hayatlarına devam etmek için çabalayan, hor görülen ve öldürülen bu hayvanların hesabı bu dünyada sorulmasa da, ahirette Allah tarafından mutlaka sorulacaktır. Hayvan haklarının olmasına rağmen bu hakların, yasa ile devlet tarafından da korunması gerekiyor. Hayvanlara eziyet etmemeyi erdem olarak benimsemek, toplumun en acil alması gereken bir ilaçtır. Çocuğundan ge

Bayram Namazı Nasıl Kılınır?

▪ İlk önce "niyet ettim Allah rızası için vacip olan bayram namazını kılmaya, uydum hazır olan imama'' şeklinde niyet edilerek tekbir ile birlikte namaza başlanır. ▪ Subhaneke duası okunur ve ilk tekbirdeki gibi eller kulaklara kaldırılarak yeniden tekbir getirildikten sonra eller yanlara salınır. İkinci tekbirden sonra yine eller yanlara salınır ve üçüncü tekbirden hemen sonra eller göbek üzerine yerleştirilerek bağlanır. İmam, Fatiha suresini ve başka bir sûre daha okuduktan sonra birlikte rükuya eğilinir. ▪ Rüku ve secdeler yapılarak ikinci rekat için ayağa kalkılır ve eller göbek üzerine bağlanır. ▪ İkinci rekata besmele ile başlanır ve imam Fatiha suresini okuduktan sonra bir sûre daha okur. Sonra ilk rekattaki gibi eller, tekbir getirmek için üç defa kaldırılır ve yanlara salınır. Dördüncü tekbirde eller kaldırılmadan rükuya gidilir. Secdeler yapıldıktan sonra oturularak önce Tahiyyat, sonra da Allahümme salli-Allahümme bârik ve Rabbena âtina-Rabbenağfirli dual

Sadece Oruç Bizi Tutabilir !

Resim
On bir ay boyunca yemediğimiz birçok şeyi bir ayda yemek, orucun bizi tutmadığını gösterir. İslam'ın beş şartından biri olan oruç, farz olan ve bireysel olduğu kadar toplumsal yönünün de ağır bastığı bir ibadettir. Müslümanlar için her sene özlemle beklenilen ve on bir ayın sultanı diye isimlendirilen mübarek ayda, vücudumuzun  kendini yenilediği, nefsimizin terbiye edilip törpülendiği ve toplumsal yönümüzü de gözden geçirmemize yardımcı olan bir ibadet olarak nitelendirilmektedir oruç. Kur'an-Kerim'de "Ey iman edenler! Oruç sizden önce gelip geçmiş ümmetlere farz kılındığı gibi size de farz kılındı. Umulur ki korunursunuz." 1 buyruluyor. Oruç hakkında konuşulduğu sırada ibadetin birçok yönünü sıralanırken, orucu bozan veya bozmayan durumlardan bahsederiz ağırlıklı olarak. Bununla birlikte manevi ikliminden, toplum üzerindeki olumlu etkisinden, Allah'ın hoşnutluğunu kazanmaktan vb. yönlerini sıralarız. Aslında orucun tutulmasından ziyade onun bizi tu