Kayıtlar

Eylül, 2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

El Cezeri'nin Hayatı | El Cezeri Kimdir?

Resim
1100-1200 yılları arasında yaşamış olan, Cizre'de doğduğu için Cezeri ismiyle anılan Müslüman bilim adamıdır. Mühendislik ile mekaniği birleştirerek, mühendislikte mekanik araçların kullanılmasını öngörmüş ve bu araçların geliştirilmesi için çalışmalar yapmıştır. "Kitabu'l Hiyel" isimli eserinde bu alanda yaptığı teknik araç çalışmalarını sunmuştur. İcatlarından Bazıları: 1- Otomatik Çalışan Su Makinesi 2- Fil Saati 3- Kandil Saati 4- Saz Çalan Robot 5- Masa Makinesi 6- Abdest Otomatı 7- Pompa Otomatı 8- Diyarbakır Ulu Camii Güneş Saati Cezeri, eserlerini Leonardo da Vinci'den 150 yıl önce kitaplaştırmıştır ve Leonardo da Vinci'ye ilham kaynağı olmuştur.  Sibernetik ve robot alanının ilk bilim adamı ve en büyük dâhisi kabul edilen; fizikçi, robot ve matriks ustası bilim insanı Cezeri, 1136'da doğduğu Cizre'de 1206'da vefat etmiştir.

Deizm Nedir? I Deistim Demek Bir Kaçış mı?

Deizm, mantık ve doğal dünyaya dair gözlemlerin kaynağını oluşturduğu; dinsel bilgiye dolaysız biçimde sadece akıl yoluyla ulaşılabileceği ilkesini esas alan, bu sebeple vahiy veya ilhama dayalı dinleri reddeden bir tek Tanrı inancıdır. İslam, bu inkarın içerisinde ilk sırada yer almaktadır. İslamî ilkelere aykırı olan, her ne kadar yaratıcıyı reddetmese de Allah'ın, kainata müdahalesini, nübüvveti inkar etmesi ve hakikate sadece akıl yoluyla ulaşılabileceğini kabul etmesi nedenleriyle İslam dini açısından mutlak surette reddedilen bir inanış biçimidir. Müslüman gençleri inkara sürükleyen böylesine akıl dışı bir inanışa yönelmelerinin sebeplerini aşağıdaki gibi 6 madde ile sıralamak mümkün: 1- Geçlerimizin İslam konusunda yeterince araştırma yapmamaları ve İslam'ı başkalarının görüşleriyle değerlendirmeleri 2- Ebeveynlerin, çocuklarına İslam'ı hem bilgileriyle hem de yaşantılarıyla yeteri kadar öğretememeleri 3- Ergenlik sonrası iman konusunda taklitten tahkike geçi

Deprem, Doğal Afetler ve Hastalıklar Dindarlığın Habercisi mi?

Resim
Çoğunuzun 'evet' dediğini duyar gibiyim. Ne zaman doğal bir afet yaşansa, bir hastalık yaygınlaşsa, toplumu zarara uğratan bir durum gerçekleşse bu konunun mutlaka gündeme geldiğini görürüz. Çünkü yaşanan olaylar, insanlar üzerinde maddi ve manevi izler bırakıyor. Maddi olan bir şekilde düzeltiliyor fakat manevi kısımlar hep eksik kalıyor. İşte tam da bu kısımda insan zorda kaldığı için manevi bir yöneliş ihtiyacı hissediyor. Çünkü zaten her insan fıtrat üzere doğuyor, inanmaya meyilli olarak hayata gözlerini açıyor, yani yaşadığı olay ve hissettiği manevi boşluk, onu özüne çekiyor. Sonucunda az ya da öz bir şekilde dindarlığa meyli oluyor insanın. Fakat önemli olan sadece afet zamanlarında dindar olmak değil, her zaman bu özü yaşamaktır. Ülkemizde, deprem, virüs salgını, sel, heyelan, yangın vb. her çeşit doğal veya insan kaynaklı afetin yaşandığını biliyoruz. Ölenlere rahmet, kalanlara sabır ve Allah'tan şifa diliyoruz elbette. Bu doğal veya insan kaynakli a

İnancımızın Taklit mi, Gerçek mi Olduğunu Nasıl Anlarız?

Resim
İnsan yaratılış olarak fıtrat üzere yani Allah'a inanmaya meyilli olarak dünyaya gelir. Sonrasında anne-babası veya çevresi hangi inanca sahipse, insan o inanç doğrultusunda yetişmeye devam eder. “Sen yüzünü Hanîf olarak dine, Allah insanları hangi fıtrat üzere yaratmışsa ona çevir” (Rûm suresi 30/30)  >Ayet  “Dünyaya gelen her insan fıtrat üzere doğar; sonra anne ve babası onu yahudi, hıristiyan, mecûsî yapar” (Buhârî, “Cenâʾiz”, 79, 80, 93; Müslim, “Ḳader”, 22-25) > Hadis Ergenlik çağına ulaşan her çocuğun, yetiştiği ortamı değerlendirerek, orijinal kaynaklardan yani Kur'an-ı Kerim ve Hz.Peygamber'in sünnetinden araştırmalar yaparak doğrulara, hakikate ulaşması beklenir. Aksine, ilerlemiş yaşına rağmen inancını değerlendirip sorgulamadan, taklitten tahkike ulaşmadan hayatını sürdüren kişi, gerçek imana ulaşmış olmaz. İnanç konusunda taklit yapan kimse, hayatı boyunca araçların arka koltuğunda seyahat eden bir insan gibidir. Bu yüzden hiçbir zama