İslam'da Astral Seyahat Var mıdır? | Astral Seyahat Nedir?











Astral seyahat, uyku ve rüyaların durumu ile ilgili bir kavramdır. Ruh ve beden ilişkisi sonucu ortaya çıkmış, mistik ve felsefi akımların konularına dahil ettiği bir tartışma olmasına rağmen henüz pozitif verilere dayalı kesin bir yargıya varılamamıştır.

Kur'an-ı Kerim'de: "Ve sana ruh hakkında soru soruyorlar. De ki: Ruh, Rabbimin bileceği bir şeydir. Size pek az ilim verilmiştir."1 buyrularak bu konunun tam anlamıyla kavranamayacağına işaret edilmiştir.

Ruh, insanın kendi isteğiyle bedenden ayrılarak şuurlu yani bilinçli hareket edemez. Çünkü bilinçli olmak, ancak ruhun-beden birleşmesiyle gerçekleşebilir. "Allah (ölen) kişilerin ruhlarını öldüklerinde, ölmeyenlerinkini de uykularında alır. Ölümüne hükmettiklerinin ruhunu tutar, diğerlerini belirli bir süreye (ömürlerinin sonuna) kadar bırakır. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için ibretler vardır."2
Bu ayetten anlaşılacağı üzere uykuda olan kişinin ruhunu Allah kabzetmektedir. O halde Allah'ın iradesi dışında ruhun, astral açıdan bedenden ayrılarak kendi başına seyahat etmesi mümkün değildir. Fakat Allah'ın iradesiyle gerçekleşen ve Hz. Peygamber'in yaşadığı İsra ve Miraç hadisesi, bu durum açısından değerlendirilebilse de mahiyeti (ruhen veya bedenen) yani nasıl olduğu gizemini korumakta ve içeriğini sadece Allah bilmektedir.

Astral Seyahat












İslam dinine göre şuurluluk yani bilinç hali, ruh-beden birlikteliğiyle mümkün olduğuna göre,  insanın sorumlu olabilmesi için şuurlu yani bilinçli olması gerektiği dikkate alındığında, astral seyahat konusunda söylenen her söze itibar etmemek gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Rüya ile gerçek hayat arasında yaşananlar, insanın psikolojik durumu ile ilgili olduğu için kesin bir sonuç ifade etmemektedir.
KAYNAKLAR
1-İsra suresi 85.ayet
2-Zümer suresi 42.ayet

Yorumlar

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eğitimin ve Öğretimin Öncelikleri

İnsanoğlu, yaratılışı itibariyle eğitilmeye, öğrenmeye ve gelişmeye açık bir varlıktır. Yaşamı boyunca her yaşta bazı gelişim evrelerini geride bırakarak kendini geliştiren ve hayatı boyunca eğitilerek, öğrenerek yaşamını tamamlamaktadır. Eğitim ve öğretim kavramları, birbirlerini tamamlayan iki unsurdur. Sadece eğitim veya sadece öğretim insanı yeterli seviyeye ulaştıremeyeceğı gibi, istediği ve beklediği başarıya da ulaştıramaz. Bu yüzden öncelikle eğitim sürecinin başlaması ve öğretim ile birlikte bu sürecin devam etmesi gerekir. Eğitimden kastamız, insanın doğru düşünen, doğru karar veren ve doğru davranan bir birey olmasını sağlayan özellikleri kazanmasıdır. Öğretim ise akademik başarısını ifade eder. Öncelikle eğitim süreci başlatılan insanda bir takım gelişmeler meydana gelir ve öğrenmeyi ögrenmesiyle birlikte bu gelişim süreci devam eder. Egitim öğretimi birbirinden ayırmak veya sadece birine önem vermek, gerekli olan gelişim basamaklarını aksatmak anlamına gelir. Bu durum insa
Devamı

Öğrenciler Neden Başarısız Olurlar?

Resim
Eğitim ve öğretim insana, olması gereken şekil ve özellikleri kazandıran bir süreçtir. Bu sürecin doğru yönetilmesi, aile ortamında başlayıp, okul ve çevre ile devam etmektedir. Bu yüzden temelin doğru atılması, yeterli destek verilmesi, doğru yönlendirmelerin yapılması, başarının elde edilmesindeki en büyük etkenlerdir. Başarının ve başarısızlığın sebeplerini daima başkalarında veya başka yerlerde aramak, kazanılan veya kaybedilen tüm değerlerin yok olmasına sebep olabilir.  Eğitim öğretim sürecinin 4 unsuru vardır: Öğrenci, veli, öğretmen, idare. Bu dört unsur doğru orantıda çalışırsa öğrenci için başarı kaçınılmazdır. Fakat orantıda sapmalar, gevşemeler olursa süreç başarısız bir şekilde devam eder.  Ders çalışma ve öğrenme prensipleri içerisinde okulun payı %75, ev ve aile payı %25'tir. Öğrenciler, okulda ve evde gerekli çalışmaları sürdürürlerse, bu doğrultuda tam başarıyı yakalayabilirler. Sadece okul veya sadece ev yeterli olmayacaktır. Okullar, eğitim öğretim için kendi mat
Devamı

Papağanın Sahibine Verdiği Ders

Resim
Ticaretle uğraşan bir adamın güzel bir papağanı vardı. Bir gün bu tüccar işi gereği Hindistan’a gitmek için yol hazırlığına başladı. Cömertliği ile tanınan bu tüccar, ailesine ve yakın arkadaşlarına tek tek ”Sana Hindistan’dan ne getireyim? Ne istersin?” diye sordu. Her biri ayrı ayrı istekte bulundu. Bu cömert ve iyi kalpli tüccar onların isteklerini not alıp getireceğine dair söz verdi. Sonra çok sevdiği papağanına yönelip ona da sordu: ”Ey güzel kuşum, sen ne istersin?” Papağan, ”Oradaki papağanları görünce, halimi onlara anlat. Papağanımın size selamı var. Sizi özlediğini ve kurtuluşu için çare bulmanız konusunda yardımcı olmanızı istiyor dersin” dedi. Sözlerine devam ederek. ”Ben gurbet ellerde özlemle ve ayrı düşmenin ıstırabıyla çırpınırken, sizlerin yeşil ormanların güzel ağaçlarının dallarında dolaşarak keyiflenmeniz uygun mudur? Dostların vefası böyle mi olur? Sizler boylu poslu güzel eşlerinizle zevk sefa içerisindesiniz. Ben ise burada hapisteyim. Yüreğim kan ağlar.
Devamı