Küçük Bir Hikaye

Akarsuyu bol, dağlarıyla ve ormanlarıyla yemyeşil bir kasabada yaşayan, içki bağımlısı, ayyaş bir babanın tek oğluydu Yağız. Ailenin tek çocuğu olması nedeniyle de her seferinde küçük bir kardeşinin olmasını ve onunla oyunlar oynamasını hayal ederdi. Bir gün yine tek başına odasında hayaller kurup oyuncaklarıyla oynarken, evin kapısının sert bir şekilde açıldığını ve içeriye ürkütücü bir sesle birlikte babasının girdiğini fark etti. Hızlıca odanın kapısına yöneldi ve sessizce kapı kolunu aşağı doğru eğerek kapıyı araladı.
Homurtular sesler çıkartan ve pis bir koku yayan babasının elinde içki şişesini gören Yağız, gözlerine inanamadı. Ayakta duracak hali olmayan ve dalgalı denizde sallanan yelkenli bir tekne gibi sağa sola savrulan babasını daha önce hiç böyle görmemişti.-Meğer babası her seferinde eve sarhoş gelip annesini dövermiş- Bir an gözleri buğulandı,dudakları titredi; o sırada babasının, kapı arasından kendisine bakan Yağız'a doğru sinirli bir şekilde baktığını gördü ve hemen sessizce araladığı kapıyı kapattı. Koşarak yatağın altına saklanmaya çalıştı. Belli ki babasının kendisini döveceğini düşünmüştü. Tam o sırada kapı serçe açıldı ve uçları eskimiş terliklerle bir çift ayak odadan içeriye girdi. Tabi tuhaf koku da o ayaklarla birlikte odanın her tarafını sarmıştı. Yağız çok korkuyordu, kalbi yerinden fırlayacak gibiydi. Fakat korktuğu kadar da merak ettiği ve çok şaşırdığı bir şey olmuştu; babası neden bu kadar sinirliydi, neden iğrenç kokuyordu, neden ayakta bile duramaz haldeydi? Neden diye sordu kendi kendine ve cevaplar aramaya başladı küçük, çakır gözlü, tatlı çocuk. Tir tir titreyen Yağız, kafasındaki sorulara cevap bulmaya çalışırken; ayakta duramayan babası Ali de uyumak üzere odadan çıktı.














Ertesi gün okula gitmek için evden ayrılan Yağız, aklını karıştıran ve hala cevap bulamadığı sorularla okulun yolunu tuttu. Bakkal Cafer'in önünden geçiyordu ki : "Hey çocuk! Nereye gidiyorsun," dedi bakkal Cafer. Sesin geldiği yöne doğru başını çeviren Yağız, bakkalın ona seslenmesine bir anlam veremese de, kulağına gelen homurtulardan babası hakkında bir şeyler söyleyebileceğini anlamıştı. Çünkü Yağızın babası Ali, içkilerini Cafer'in bakkalından satın alıyordu ve borç defteri kabarıktı. Haliyle Cafer, çocuğa takılıverdi. Daha 10 yaşında olmasına rağmen aile yaşantısı ona çoğu şeyi kazandırmıştı. Bu yüzden büyüklerin davranışlarını az çok sezebiliyordu; fakat bakkal Cafer'in tavrını anlayamazdı takibi. Çünkü babası ona tembihlemişti kimseye söylememesi gerektiğini. Bakkal Cafer de korkusundan Yağız'a sadece homurdanarak bir şeyler anlatmaya çalıştı. Ama başaramadı.

Sonunda öğrenecekti elbet, çok merak ediyordu babasının o durumunu. Bir gün babasına: "Baba, sen neden ayakta duramıyordun? Geçen gün çok sinirliydin ve ben seni daha önce hiç böyle görmemiştim," der. Babası da o günü tekrar hatırlamamak için oğluna: "Hastaydım oğul," diye cevap verir.
Yağız, annesinin o gece sarhoş babası tarafından öldürüldüğünü bilmez. Sadece hastaydı annesi, ya da yağız öyle biliyordu.

Aradan yıllar geçti. Yağız büyümüş, babası yaşlanmıştı. Annesinin, oracıkta salona yığılıp kalması, Yağız'ın gözlerinin önünden gitmiyordu. Gözyaşlarında boğulduğu o an aklından hiç çıkmadı.
Kocaman delikanlı olmuş, babasının işlerini sırtlamış ve o çok sevdiği annesinin ölüm sebebinden habersiz hayatına devam ediyordu.
Yılların, üstünü örtemediği sırrı bir gün homurtulu Cafer'den öğreneceğini nereden bilebilirdi ki?
Homurtulu Cafer, işlerini yoluna koyan ve evlenme çağına gelen Yağız'a bu taşıması zor bilgiyi daha fazla dayanamayıp anlattı. Kahrından ölüm döşeğinde olan babasının yanına giden Yağız, "senden nefret ediyorum, seni asla affetmeyeceğim; şu zıkkıma bizden daha çok değer verdin, benim senin gibi bir babam yok artık!" diyerek oradan uzaklaştı. Birkaç gün sonra babasının ölüm haberini aldı. Her ne kadar annesinin katili olsa da sonuçta babasıydı Ali. Cenaze işlemlerinden sonra şehri terk edip gitti ve bir daha o küçük, yemyeşil kasabada onu gören olmadı. 

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Eğitimin ve Öğretimin Öncelikleri

Matematik Harezmi | Harezmi Kimdir?

Öğrenciler Neden Başarısız Olurlar?